Kar ve İstanbul’unu okudum ve sunu söyleyebilirim: Pamuk samimiyeti konusunda ikna edemiyor.
Anlamıyor anlıyormuş gibi yapıyor, bilmiyor ama düşünüyormuş gibi yapıyor. Bunları zengin bir tekniği kullanarak ama onları gizlemeden yapıyor. Bakın nasıl da yazıyorum diye bu kadar bağırılır mı? Biz Pamuk’un annesi değiliz ki, “ben yazar olucam” diye bize çıkışabilsin (bkz. İstanbul son sayfa).
Ayrıca Pamuk Avrupalı okuyucuya hitap eden ticari bir tekniği benimseyerek Türkiyedeki okuyucusunu kaybediyor.
İnsan, bu kadar çalışkan ve yetenekli biri, yazarlığa değil de, sadece yazmaya kafayı taksaydı, daha iyi olurdu diye düşünmeden edemiyor.
Bir süre sonra Pamuk’un kitapları kitapçılarda edebiyat bölümüne değil de, Türkiye ile ilgili tanıtım kitaplarının yanına konulacak.
yazık ki ne yazık…
Berlin’de bir hayalet dolaşıyor: Türkiyeli yeni diaspora. Sevdikleri biçimde söylersek New Wave-Yeni Dalga’cılar. Bir de eskisi var elbette. Daha doğrusu, New Wave kendine yeni derken, kendinden öncekilere de eski demiş oluyor. Yeni diaspora Almanya’ya "ben senin bildiğin Türklerden değilim” diyor. Yeni Dalga eğitimli, genç ve hırslı. Eski Dalga da gençti, ancak Türkiye’nin köylerinden gelen genç köylülerdi. Bir zamandan başka bir zamana geldiler. Kimse umursamadı ama zamanı sırtlarında taşıdılar. Eski Dalganın sırtında kocaman bir kambur var, dışarıdan bakan sadece kamburu görüyor. İçerden görünen ise, Sivas, Çorum ve Varto. Yeni Dalga, aksine, zaman değil, mekan değiştirdi. Türkiye’nin millenial kuşağı Berlin’de aynı zamanı yaşadıklarını düşündükleri çocuklarla komşu oldular. Biraz daha geriye gidersek Yeni Dalga Erdoğan’ın Türkiye’sini önce beğenmedi, sonra şöyle bir silkeledi (Gezi’de), sonra da siyasetin doğuda pek kibar bir şekilde yapılmadığını farkederek, Türk
Yorumlar