Ana içeriğe atla

Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ahmet Kaya: Vallahi biz dostu özledik!

Malumunuz, ya da değil tam bilemiyorum, ama Ahmet bilmem kaç sene evvel bugün gitti. Umarım gittiği yerde yüce gök elinden kırık sazını almayacak, Bahtiyar’la oturup rakı içip türkü söyleyecek, Nazlıcan ve Bedirhanla geçmiş günlerden, eski sevdalardan, eski kavgalardan söz edecekler ve bir zamanlar birer keklik olup üzerinden süzüldükleri dağları yukardan izleyecekler. Kuşku yok ki, Ahmet’in ruhu bu cehennemde olduğundan daha huzurlu olacak, sigarayı beş pakete çıkaracak ama içindeki çocuk artık eskisi gibi tedirgin olmayacak. Peki Ahmet Kaya kimdi? Numaralandırmaya olan naif merakımı mazur görürseniz, sanırım şunlardan her biri, ya da hepsiydi: Tartışmasız ‘78 devrimcisi abilerine aşık bi adamdı. O ilk başta gördüğünde yadırgadığı İspanyol paçalı, kendine ‘arkadaş’ diyen adamlar kalbinden hiç silinmedi, ve hatta denebilir ki, aşkın ve sokakların o coşkulu çocukları aklını yarım, kalbini ezik bırakıp bağzı atlara binip öylece gidiverdiler ve geride delirmemek için kendini paralamak

Birkaç kişisel apolitik tespit ya da 'merhaba başkaldırı'

- Vallahi Ertuğrul Özkök’e nazire olsun diye koymadım başlığı. O yüzden biraz daha değiştirerek ve de Lenin’in ‘siyaset binlerin değil milyonların olduğu yerde başlar’ lafını hatırlayarak ‘merhaba politika’ diyebiliriz. Ah şöyle adam akıllı politikayı ne çok özlemişiz! - Rahmetl Kıvılcımlı olsa ‘halk kılıcını attı’ derdi. Hakikaten attı. Biraz ergenlikten çıkmış gibi olmadık mı? Hani millet olarak artık şu uzuuuun ergenlik dönemimizi bitirdik artık ciddi ciddi oturup konuşabiliriz sanki. - En son Emek eylemlerinde küçük ama özgül ağırlığı fazla bir kalabalık vardı. Ama, ‘mücadele bitmedi bu daha başlangıç’ sloganlar atılınca biraz ironik bulmuştum, çünkü benim gibi 15 senedir şu ya da bu şekilde eylemlere giden insanlar bir sinizm geliştiriyorlar. Buna apolitizm de diyebiliriz. Neticede politika özünde farklı olanı kavramakla ilgili. Kafalarımızdaki tıkaçlar açıldı, ne güzel! - İçinde ‘12 Eylül’ kafı geçen yazıları uzun süredir okumamaya gayret ediyodum ama artık bu lafı raftan teme

bir iki tane 1 mayıs notu

Şimdi efendim, önce bizim evin hallerinden başlayalım: bizim çocuklar - ‘our boys’, sosyalist soldan bahsediyorum- biraz dogmatiktirler, reel politikaya uzaktırlar, tezcanlıdırlar vd. Ama bunun dışında ve ötesinde, serde devrimcilik vardır, o Taksime ille de çıkılacaktır! Solcuların elinde bu inatçılık, bu müdanaasızlık da olmasa, süklüm-püklüm, mıymıntı bir dogmatizm hiç çekilmezdi! Tam da şu an, bilumum hükümet mahvillerinde, ve dahi mufazakar kıraathanelerde, esnaf sohbetlerinde, ve bizim sokaklarda konu hep aynıydı: Yahu bunların derdi başka, neden ille de Taksim?  Şöyle bir yorum getireyim: Esasında bizim çocuklarla onların çocukları iki ayrı insan tipidir. Bizimkiler biraz mahallenin harbi, delikanlı, biraz eski Türk filmlerinden rastlayabileceğiniz ve ‘bu çok yaşamaz’ dediğiniz, hesapsız-kitapsız çocuklardır ve emin olun bunu güzelleme olsun diye de demiyorum, zira bu kitapsızlıktan biz çok cektik. Onların çocuklarıysa, bakkalda çıraktır, kafası zehir gibi çalışır, üç yıla k

Portreler: İsmet Berkan

Hani şarkıda dendiği gibi, ‘zamanı geçen’lerden. Daha önce de Berkan’ın Taraf’a karşı Radikal’i doğru konumlandıramadığını, bu yüzden de anlamsızlaşmaya başladığını yazmıştım. Buna ne ekleyebilirim diye düşünürken cevabı Berkan’ın kendisi verdi: Bugünkü tweet'inde Murat Karayılan’ın bugün Taraf’a manşet olan mülakatının linkini bana iletebilecek var mı, diye soruyordu. Olağanüstü değil mi? Berkan gibi Radikal'i o kadar yıl yönetmiş, Kürt meselesini hala yakından takip ettiğini iddia eden, ve hatta bu konuda analizler yazan biri Fırat Haber Ajansını düzenli takip etmiyor, iki gündür yayımlanan Karayılan söyleşinden Taraf sayesinde haberdar oluyordu. Ahmet Kekeç hayatının tek doğru lafını etmiş: "Acı çekmeden demokrat olunmaz! Olmaz İsmet".

Herkesin merak ettiği sorularla ilgili kesin düşüncelerim

Soru: Ahmet Altan Taraf’tan neden ayrıldı? Cevap: Canı sıkıldı da ondan. Kaç sene oldu, işte 4-5 senedir, her sabah erken kalk, gazeteye git, haberleri takip et, milleti azarla, önce solculara sonra sağcılara ve sonra gene solculara ayar ver bla bla bla, kolay değil yani neticede. Yoruldu ve çekti gitti. Budur. Ama burdaki twist nerde: Vuruşa vuruşa gitti, dedirtti. Aferin. Soru: Liberaller kimlerdir ve ne için mücadele ederler? Cevap: Liberaller, bir Hollandalı gazeteci tarafından yazıldığında hafifçe gülümseyip iyi niyetine verip sevimli bulacağınız şeyleri yazarlar. Ancak yazarın Türkiyeli olduğunu öğrendiğinizde ‘what the fuck?’ dersiniz. Bunların genç olanlarının, yıldıraykütahyalıgiller, suratlarında bir kötücüllük ve meymenetsizlik vardır. Esas dertleri siyasi piyasanın bir yerlerinde yer bulabilmektir. Yani dünyanın sonu gelsin ama bunlar tarafta, radikalde yazı yazabilsinler. Mesele budur. Soru: Kürt sorunu bu yıl çözülür mü? Cevap: Çözülmez. Bu kadar abuk subuk insan bu