Ana içeriğe atla

Birkaç kişisel apolitik tespit ya da 'merhaba başkaldırı'

- Vallahi Ertuğrul Özkök’e nazire olsun diye koymadım başlığı. O yüzden biraz daha değiştirerek ve de Lenin’in ‘siyaset binlerin değil milyonların olduğu yerde başlar’ lafını hatırlayarak ‘merhaba politika’ diyebiliriz. Ah şöyle adam akıllı politikayı ne çok özlemişiz!
- Rahmetl Kıvılcımlı olsa ‘halk kılıcını attı’ derdi. Hakikaten attı. Biraz ergenlikten çıkmış gibi olmadık mı? Hani millet olarak artık şu uzuuuun ergenlik dönemimizi bitirdik artık ciddi ciddi oturup konuşabiliriz sanki.
- En son Emek eylemlerinde küçük ama özgül ağırlığı fazla bir kalabalık vardı. Ama, ‘mücadele bitmedi bu daha başlangıç’ sloganlar atılınca biraz ironik bulmuştum, çünkü benim gibi 15 senedir şu ya da bu şekilde eylemlere giden insanlar bir sinizm geliştiriyorlar. Buna apolitizm de diyebiliriz. Neticede politika özünde farklı olanı kavramakla ilgili. Kafalarımızdaki tıkaçlar açıldı, ne güzel!
- İçinde ‘12 Eylül’ kafı geçen yazıları uzun süredir okumamaya gayret ediyodum ama artık bu lafı raftan temelli kaldırabiliriz sanki. Artık başka kelimelerle konuşmak lazım değil mi? Daha güzel kavramlar geliştirelim, biraz yaratıcı olalım. Dogmatik olanlara ise biber gazı sıkmasak da sıkmakla tehdit edelim.
- Sevgili Abdullah ve Mehmet. Ne diyeyim bilmiyorum. Biraz kalbim sızlıyor: Böyle gencecik, ateşin üstüne düşer düşmez buharlaşan iki damla su. Muhakkak ki, atmosferden süzülüp bu topraklara yeniden karışacaksınız. Arada sizi unutsak da, eminim, yediğimiz ekmekte içtiğimiz suda hep olacaksınız! İkinizi de çok öpüyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Berlin'de Yeni ve Eski Dalga

Berlin’de bir hayalet dolaşıyor: Türkiyeli yeni diaspora. Sevdikleri biçimde söylersek New Wave-Yeni Dalga’cılar. Bir de eskisi var elbette. Daha doğrusu, New Wave kendine yeni derken, kendinden öncekilere de eski demiş oluyor. Yeni diaspora Almanya’ya "ben senin bildiğin Türklerden değilim” diyor. Yeni Dalga eğitimli, genç ve hırslı. Eski Dalga da gençti, ancak Türkiye’nin köylerinden gelen genç köylülerdi. Bir zamandan başka bir zamana geldiler. Kimse umursamadı ama zamanı sırtlarında taşıdılar. Eski Dalganın sırtında kocaman bir kambur var, dışarıdan bakan sadece kamburu görüyor. İçerden görünen ise, Sivas, Çorum ve Varto. Yeni Dalga, aksine, zaman değil, mekan değiştirdi. Türkiye’nin millenial kuşağı Berlin’de aynı zamanı yaşadıklarını düşündükleri çocuklarla komşu oldular. Biraz daha geriye gidersek Yeni Dalga Erdoğan’ın Türkiye’sini önce beğenmedi, sonra şöyle bir silkeledi (Gezi’de), sonra da siyasetin doğuda pek kibar bir şekilde yapılmadığını farkederek, Türk

vicdan

ahlak üzerine çok şey söylenmiştir herhalde, ve ben bu konuda çok da düşünmüş bir kişi değilim. ama şunun farkına vardım: ahlakın olmadığı yerde politika da olmaz. vicdanın olmadığı yerde en doğru söz gevezeliğe dönüşüyor. further readings: 1. Ramonet, “Castro ile Söyleşi” 2. Yıldırım Türker’in tüm yazıları 3. ‘48 Elyazmaları’ndan ilgili bölümler 4. Orhan Kemal’den bir iki öykü vs…

çocukken

Biz çocuktuk, televizyonda aydın güven gürkan konuşuyordu, ya da ercan karakaş ya da hikmet çetin ya da fikri sağlar, ne farkeder, o eski shpliler hep aynı değil miydi zaten? gür bıyıklı, aydınlık bakışlı, güleç yüzlü. güzel insanlardı sanki. çocuktuk ve bize öyle gelmişti. özalın hacıağa kılıklı, kırmızı yanaklı, göbekli, üç kağıtçi tipli bakanlarına (hasan celal güzel mi yoksa?) kıyasla shp’liler mahallenin akıllı uslu geleceği parlak çocuklarıydı sanki. çocukken bağdat’ı canlı yayında bombalıyorlardı biz kahvaltı ederken. özal o zamanlar pek sevilmiyordu. inönü vardı sonra ama ne olduğunu anlamamıştık, boyu uzundu ve garip şakalar yapıyordu. Biz cocuktuk ve sonra pazarları akşam sokakta top oynamaktan gelirdik, ama eve ödev yapmak için değil. bizimkiler izlenecek, sonra spor stüdyosu, sonra banyo ve ödevler yapıldı mı telaşıyla yatak. annemiz şimdiki anneler gibi değildi, ödevlerini yaptın mı diye sormazlardı? çocukken biz, odevini yapan yapardı, adam olacak çocuk olurdu, zorla güz