Ana içeriğe atla

tkp`nin anlayissizligi

kemal okuyan tkp`ye kemalizm konusunda gelen elestirileri yanitlamis. Burjuva devrimleri konusundaki geleneksel tkp yaklasimini yinelemis.

Ancak iki ilginc nokta var:

1. Kemalizme bu kadar anlayisli bakan tkp`nin konu tepki gosteren solculara, ya da `devrimci` lafina kizan kemalistlere gelince bu kadar anlayissiz olmasi garip degil mi? Polemik denilip gecilebilir. Ama Tkp`nin de soylediklerini kulak veren gene bu insanlar. Okuyan`in uslubu iletisim kurmaya calisan bir uslup degil, “Tayyip” uslubu, kiziyor, akil veriyor… kisaca, onem vermiyoruz diyorsaniz, o zaman yazmayin kardesim. Ustelik politika niyetlere degil algilara gore yapilir cogu zaman. TKP cogunlugun ciddiye almadigi, alanlarin da kiyasiya elestirdigi bir kemalizm siyasetinde israr ederek hata yapiyor. Tkp`nin en azindan gecen 5-6 yilin hesabini vermesi gerekmez mi?

2. Okuyan en azindan sunu gormeli: kemalizm meselesi insanlarin tarihsel bir mesafeyle baktigi bir konu degil. Cok guncel, hassas, siyasal cagrisimlari cok guclu. burjuva devrimcisidir deyip gecemezsiniz. Mustafa kemal bir robespierre degil. Uzerinden siyaset yapiliyor. Bu adami putlastiranlar var, seytan gibi gorenler de. Ustelik her kesimle konusabilmek istiyorsaniz, ki tkp`nin bunu hala istedigini varsayiyorum, daha ince politika yapmak zorundasiniz.

Ustelik kemalizme yaklasmanin bugun sola ogretebildigi, katabildigi ne var? Nasil bir dinamizm yaratiyor? Anlamak mumkun degil.

Tkp bu tarihsel ilerleme isini haddinden fazla ciddiye aliyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Berlin'de Yeni ve Eski Dalga

Berlin’de bir hayalet dolaşıyor: Türkiyeli yeni diaspora. Sevdikleri biçimde söylersek New Wave-Yeni Dalga’cılar. Bir de eskisi var elbette. Daha doğrusu, New Wave kendine yeni derken, kendinden öncekilere de eski demiş oluyor. Yeni diaspora Almanya’ya "ben senin bildiğin Türklerden değilim” diyor. Yeni Dalga eğitimli, genç ve hırslı. Eski Dalga da gençti, ancak Türkiye’nin köylerinden gelen genç köylülerdi. Bir zamandan başka bir zamana geldiler. Kimse umursamadı ama zamanı sırtlarında taşıdılar. Eski Dalganın sırtında kocaman bir kambur var, dışarıdan bakan sadece kamburu görüyor. İçerden görünen ise, Sivas, Çorum ve Varto. Yeni Dalga, aksine, zaman değil, mekan değiştirdi. Türkiye’nin millenial kuşağı Berlin’de aynı zamanı yaşadıklarını düşündükleri çocuklarla komşu oldular. Biraz daha geriye gidersek Yeni Dalga Erdoğan’ın Türkiye’sini önce beğenmedi, sonra şöyle bir silkeledi (Gezi’de), sonra da siyasetin doğuda pek kibar bir şekilde yapılmadığını farkederek, Türk

vicdan

ahlak üzerine çok şey söylenmiştir herhalde, ve ben bu konuda çok da düşünmüş bir kişi değilim. ama şunun farkına vardım: ahlakın olmadığı yerde politika da olmaz. vicdanın olmadığı yerde en doğru söz gevezeliğe dönüşüyor. further readings: 1. Ramonet, “Castro ile Söyleşi” 2. Yıldırım Türker’in tüm yazıları 3. ‘48 Elyazmaları’ndan ilgili bölümler 4. Orhan Kemal’den bir iki öykü vs…

çocukken

Biz çocuktuk, televizyonda aydın güven gürkan konuşuyordu, ya da ercan karakaş ya da hikmet çetin ya da fikri sağlar, ne farkeder, o eski shpliler hep aynı değil miydi zaten? gür bıyıklı, aydınlık bakışlı, güleç yüzlü. güzel insanlardı sanki. çocuktuk ve bize öyle gelmişti. özalın hacıağa kılıklı, kırmızı yanaklı, göbekli, üç kağıtçi tipli bakanlarına (hasan celal güzel mi yoksa?) kıyasla shp’liler mahallenin akıllı uslu geleceği parlak çocuklarıydı sanki. çocukken bağdat’ı canlı yayında bombalıyorlardı biz kahvaltı ederken. özal o zamanlar pek sevilmiyordu. inönü vardı sonra ama ne olduğunu anlamamıştık, boyu uzundu ve garip şakalar yapıyordu. Biz cocuktuk ve sonra pazarları akşam sokakta top oynamaktan gelirdik, ama eve ödev yapmak için değil. bizimkiler izlenecek, sonra spor stüdyosu, sonra banyo ve ödevler yapıldı mı telaşıyla yatak. annemiz şimdiki anneler gibi değildi, ödevlerini yaptın mı diye sormazlardı? çocukken biz, odevini yapan yapardı, adam olacak çocuk olurdu, zorla güz